Merhaba sayın Geek Kafe okurları. Geçtiğimiz haftalarda Heavy Metal'in efsanevi vokalisti Ozzy Osbourne'un yeni albümü Ordinary Man çıkışını gerçekleştirdi. Açıkçası 10 yıl aradan sonra gerek hayranlarına, gerekse Heavy metal sevenlere güzel bir sürpriz yaptığını söylemek mümkün. Fakat eski tadını vermediğini de üzülerek belirtmek isterim, 10 yıl gibi uzun bir ara verdiğinden veya artık yaşlandığından dolayı bir şeyler değişmiştir belki. Sanatçının eski parçalarına baktığımızda gerçekten "Heavy Metal" kavramının hakkını verdiğini düşünüyorum. Tabi bu kısa değerlendirme sadece eski hali ile kıyaslanmış bir durum, yeni albümünün de oldukça tatmin edici olduğunu söylemek mümkün. Özellikle albümün ilk parçasının beni fazlasıyla memnun ettiğini de söylemeden geçmeyeyim. Hazır yeni albümü de çıkışını gerçekleştirmişken, kendisinin hayatından ve eski albümlerinden de kısaca bahsetmenin hoş ve bilgilendirici olacağını düşünüyorum...
3 Aralık 1948 yılında İngiltere'de doğdu. 6 kardeşi ile aynı evde büyüyen Ozzy, müzik hayatında olduğu gibi okul hayatında bir kariyere sahip olamadı ne yazık ki. Öğretmenleri öğrenim güçlüğü çektiğini düşünüyorlardı. 14 yaşında Beatles'ın sayesinde Rock müzik ile tanışan Osbourne, 15 yaşında okulu bıraktı ve yerel işletmelerde, inşaattan araba fabrikasına kadar değişen pek çok sektörde çalışarak iş hayatına atıldı. İlk müzik grubunu bu yıllarda, Birchfield Road School'da beraber okuduğu arkadaşı Tommy İommi ile beraber kurdu. Tommy İommi grubun kurucu üyeliğinin yanı sıra, ayrıca grubun genel soundunun yaratıcısı efsane virtüoz heavy metal gitaristidir. Grup, psychedelic rock müziğinin baskın bir akım olduğu yıllarda, blues etkileşimli sert bir rock müzik ekseninin koruyup devam ettirmeye çalışıyordu. Bas gitarist Geezer Butler, gruba yönetmen Mario Bava'nın korku filmi Black Sabbath'ın adını vermeyi düşündüğü dile getirdi ve böylece grubun adı da konulmuş oldu.
Grubun ilk albümü Black Sabbath, 13 Şubat 1970 yılında piyasaya çıktı ve Amerikan müzik listelerinden 8. sıraya kadar yükseldi. İlk albümden 4 ay sonra yeni albüm için çalışmaya başlayan grup, War Pigs adlı albümü duyurdu; fakat Vietnam Savaşı'nı yeren albümün adı, müzik şirketinin baskısı üzerine Paranoid Park'e çevrildi. Albüm 4 milyondan fazla kopya satarak, gruba ilk Amerika turnesinin de kapılarını açmış oldu. Tabi ki durum böyleyken Ozzy Osbourne, bu albüm ile beraber şarkıcılık ve söz yazarlığı konusunda heavy metalin en etkili isimlerinden birisi haline gelmeye başladı.
İlk albümlerinin liste başarıları tabi ki de ilerleyen süreçlerde de devam etti. Örnek vermek gerekirse; 1971 yılında "Master of Reality", 1973 yılında "Volume 4", 1973 yılında "Sabbath Bloodly Sabbath" ve 1976 yılında "Sabotage" ile devam etti. Fakat grubun başarılı gidişi, 1976 yılında piyasaya sürülen Technical Ecstasy ile beraber durulmaya başladı. Bu albüm, grubun Amerika listelerinde ilk 50'ye giremeyen ilk albüm olmuştu ve bu yüzden, yavaş yavaş grupta çözülmeler görülmeye başlandı. Ozzy Osbourne, 1977 kasımında, grup yeni albüm çalışmaları için stüdyoya girmeden kısa bir süre önce Black Sabbath'dan ayrıldığını açıkladı. Grubun gidişatından memnun olmadığını söyleyen Osbourne, yine de grubun son albümü olan "Never Say Die!" kadrosunda yer aldı ve de 1979 yılının sonunda, çok fazla uyuşturucu madde kullandığı ve gruba yeni eserler katacak durumda olmadığı gerekçesiyle gruptan kovuldu.
Osbourne gruptan kovuluşunun üstüne, ona verilen parayı harcayıp Birmingham'a dönmeyi düşünse de Don Arden'in Jet Records şirketi ile anlaştı. İlk başlarda Arden, Osbourne'un Sabbath grubuna geri dönmesini istedi, daha sonralarda ise "Son of Sabbath" isminde bir grup kurmasını önerdi ancak Osbourne bu ismi beğenmedi. Osbourne'un kızı Sharon ise babasının Gary Moore ile bir grup kurmasını istedi. O dönem Moore'un grubu G-Force, Osbourne ile çok yakındı ve Osbourne'un yeni eleman bulmak için yaptığı provalara destek oluyordu. Osbourne, 1979 yılının sonunda Arden'in menejerliği altında Blizzard of Ozz adlı grubu kurdu. Plak şirketi daha sonra grubun ilk albümünü Blizzard of Ozz olarak adlandırıp, projeyi Osbourne'un solo albümü haline çevirdi. Bas gitaristi ve gitaristi ile yazdığı albüm, Osbourne'a büyük başarı getirdi. Grubun ikinci albümü "Diary of a Madmen", ek olarak grubun davulcusundan da şarkılar içeriyordu. "Over the Mountain" ve "Flying High Again" single'ları ile bilinen albüm, Osbourne'un otobiyografisinde en sevdiği albüm olarak tanımlanmıştır. Bu arada iki single da oldukça güzeldir ve kesinlikle dinlemenizi öneririm. İkinci albüm çıkmadan grup üyeleri arasında ufak bir dağılma ve toparlanma söz konusu oldu, yine de her şey oldukça başarılı ilerlemekteydi...
19 Mart 1982'de albümün turnesi için Flo Rida'da iken grubun şoförü Andrew Aycock'un kullandığı ve gitarist Randy Rhoads ile grubun makyajdan ve kostümünden sorumlu görevlisi Rachel Youngblood'ı taşıyan hafif hava aracı, yere yakın uçarken grubun turne otobüsüne çarptı. Dengesini kaybeden uçak, yakındaki bir villanın garajına çarptı ve içindekiler hayatını kaybetti. Yakın arkadaşı ve gitaristi Rhoads'ın ölümüne tanık olan Osbourne, derin bir depresyon geçirdi. Bu olay nedeni ile turneye iki hafta ara verildi. Rhoads'ın yerini doldurması için ilk konuşulan kişi Gary Moore oldu ancak Moore bu teklifi reddetti. Kısa bir sürede sahneye dönmesi ve yeni bir gitarist bulması gereken Osbourne, Rudy Sarzo'nun kardeşi Robert Sarzo ile anlaştı. Ancak aynı anda Jet Records şirketi de başka bir gitarist olan Bernie Torme ile anlaşmış ve gitaristi İngiltereden Kaliforniya'ya getirtmişti. Plak şirketinin Torme'ye ödeme yaptığı öğrenilince, Sarzo'nun yerine Torme alınmak zorunda kalındı. 1 Nisan 1982'de turne yeniden başladı fakat başka bir sorun ortaya çıktı. Torme'nin blues'a kayan tarzı hayranlar tarafından beğenilmedi ve bunun da sonucunda Torme, birkaç turne sonra Amerika'ya gelmeden önce başladığı solo albümünü tamamlamak için gruptan ayrıldı ve İngiltere'ye geri döndü. Turneyi bitirmek için Osbourne, bir otel odasında dinlediği Night Ranger grubunun gitaristi Brad Gillis'i gruba aldı. Turne New York'taki the Ritz'de kaydedilen ve 1982'de kaydedilen konser albümü "Speak of the Devil" ile sonlandırıldı. Sözleşmesindeki madde yüzünden bir konser albüm yayınlamak zorunda olan Osbourne, yayınlayacağı albüme sadece Black Sabbath döneminden şarkıları dahil etti.
1982'de Osbourne, Was (Not Was)'ın pop dance şarkısı "Shake Your Head" in vokallerini yaptı. 1990'ların başında şarkının yeniden düzenlenmiş hali UK Singles Chart'ta dört numaraya kadar çıktı. Osbourne 1983'te "Bark at the Moon" albümünü çıkarttı ve albüm kısa sürede altın plak kazanarak, ABD'de üç milyon kopya sattı. İlerleyen yıllarda geçen süreç boyunca Osbourne kendini geliştirmeye devam etti, ve her ne kadar grup üyeleri değişiklik gösterse bile bu olaylar kendisini En İyi Metal Performans'ı dalında Grammy Ödülü almaktan alıkoymadı."Mama, I'm Coming Home" şarkısını da içeren No More Tears albümünü 1991 yılında yayınladı. Şarkı da albüm de müthiş bir eserdir ve kesinlikle dinlemelisiniz, asla pişman olmayacağınız bir heavy metal yolcuğu olacaktır sizin için. 1995 yılında Osbourne'un diskografisi yeniden düzenlendi ve CD olarak yayınlandı. Aynı yıl Ozzmosis adını taşıyan bir albüm yaptı ve albüm Billboard 2oo'de dört numaraya kadar çıktı. Aynı yıl altın ve platin plak alan albüm, Nisan 1999'da çifte platin aldı.
Ozzfest ile meşgul olan Osbourne, 2001'de Down to Earth ile uzun bir aradan sonra albüm yayınladı. Aynı yıl altın, 2003'te ise platin plak aldı. "Dreamer"(heavy metali sevebilmek için çok güzel bir eser). Billboard'ın Mainstream Rock listesinde 10. sırada yer aldı. 8 aralık 2003'te evinin bahçesinde ATV kullanırken kaza geçirip, hastaneye kaldırıldı. Köprücük, sekiz kaburga ve ensesinde bir omurunu kırdı. Hastayken, kızı Kelly Osbourne ile yorumladıkları Black Sabbath şarkısı "Changes" ile İngiltere single listelerinde bir numara oldu. Böylece Black Sabbath'ın "Paranoid"'i ile Ağustos 1970'lerde listelere girip, dördüncü olduktan sonra 33 sene sonra ilk kez liste başında yer alarak rekor kırdı...
Kendisinin özenle değindiğim parçaları ve yeni albümüne göz atmanızı şiddetle öneririm. Belki de kendinizin hiç bilmediğiniz bir müzik zevkini bile keşfedebilirsiniz, hem müzikler bu yüzden değil midir zaten. Bilmediğiniz ve keşfetmek istediğiniz şeyleri en zor şekilde, yani ruhsal olarak tatmin olmuş şekilde keşfedebilmek için.
Sağlıkla ve sanat ile kalın...
0 Yorumlar